22 Temmuz 2009 Çarşamba

CUMHURİYETİ KURANLARA KARŞI MONARŞİNİN AYAK SESLERİ(2)


İlk seçimlerde hiç biri diğerine üstünlük sağlayamadı.
CHP darbenin oluşturduğu ortamdan bil istifade hükümet kurdu.
Ancak toplumsal alanda kısa sürede sürtüşmeler başladı.Öyle ki TBMM sine giren siyasi partiler henüz ağırlığını kaybetmemiş ordunun baskısı ile de Çankaya’da bir Milli mutabakat andı imzaladılar.

        Osman Bölükbaşı





Ortalık nispeten sakinledi. Ardından yapılan seçimle de halka daha yakın davranan,daha ciddi vaatler taahhüt eden ve DP’nin mazlumluğunu işleyen AP ezici bir çoğunlukla iktidar oldu.
CHP yine halk tarafından cezalandırıldı. Seçimler sonucu CHP içinde yer alan bu seçkinci zümre kendini günün şartlarına uydurup yeniden yapılanacağı yerde halkı nankörlükle suçladı.
Halkın büyük desteğini alan AP iktidarının ilk beş yılında ekonomide gözle görülür bir ilerleme kaydedildi ve yatırımlar artarken Türkiye’deki bu gelişmeler karşısında seçkinci bürokrasi yani devlet memurlarından oluşan yeni orta sınıfın ekonomik gücünden rahatsız oldu. Demokratik ortam ile oluşan sol kesimle gizli ittifaklar oluşturarak sınıfsal ayrılıklar, dinsel mezhep ayrılıkları ve hatta etnik ayrılıklar körüklenmeye başlandı.
AP’yi zayıflatmak amacı ile Ferruh Bozbeyli önderliğinde Demokratik Parti Hareketini yarattılar. Bu arada yapılan seçimlerle Bülent Ecevit önderliğinde CHP iktidar oldu.
Yeni bir vizyon sergilemeye başladı. Feodal Toprak ağaları ile Halkı sömürmeyi ticaret sayan Sermaye kesimi bu vizyondan rahatsız oldular. Ekonomik durumu,piyasadan mal çekerek ülkenin dar boğaza girmesine ortam hazırladılar .
Diğer bir ifade ile suyu daha da bulandırdılar. Çünkü onlara göre bulanık suda balık avlamak daha kolaydı. Ülke kaosa girermiş umurlarında değildi. Devlet garantili aşırı borçlara girdiler.
Esasen bu borçlarını haricen ödemişlerdi ancak devleti de sömürmek daha fazla kazanmak hoşlarına gidiyordu. Hükümet ekonomik dar boğaz nedeni ile düştü, şimdi sağ kesimde Milliyetçi Cephe adını verdirdikleri koalisyonlar dönemi başlamıştı.
Sermaye kesimi yine de durumdan hoşnut değildi. Yukarıda bahsettiğimiz kışkırtmalarını sürdürdüler.Tabi bu kışkırtmalar halktan tepki gördü. Her iki taraf meclis içinde ve dışında bir birine girdi.Ülke kaosa sürüklendi.Bu kargaşanın mimarları ise her iki tarafa parasal destek sağlayan sermaye sınıfı idi. Günde yaklaşık 100 kişi haksız yere ölmeye başladı.
Ülkede sıkı yönetimler ilan edildi.Bu kez de halkın da kaostan aşırı rahatsız olması nedeniyle devlet yönetimine asker el atmaya başladı.Yani Sağ ve sol kesim el birliği ile Askeri müdahaleye davetiye çıkardı.
Uzlaşma yoluna hiç kimse yanaşmadı. Ancak bu arada özellikle sermayedar kesim boş durmuyordu.El altından askere davet çıkarırken,iş adamlarının derneği MESS sponsorluğundaki aydınlar ocağı ve çıkardıkları bir dergi ile 1982 anayasanın taslağını halka dağıttı. Bu anayasa esasen 1961 anayasasının Türk halkına bol geldiği anlayışını yansıtıyordu.Tabi bu Türk aydınlarının bir ayıbı idi. Dar görüşlülüklerinin açık bir ifadesi idi..Sağdan soldan her kesim bu konuda gizli bir mutabakat sergilediler.
Hürriyet ve İtilaf partisinden müdevver Radikal dinci kesim ise sessiz sedasız örgütlenmesini kurumsallaştırıyordu.Anadolu’da köy köy kasaba kasaba dolaşarak,gençlik kampları kurarak örgütlerini halkın dini inançlarını istismar ederek güçlendiriyorlardı.
Ülke dışından destekler buldular. En önemli desteği de Almanya’da çalışmaya giden ve oradaki dini ve etnik baskılardan bunalmış Türk vatandaşlarından buldular.
Sermayedar liberal Kesim Ticaret Odalarını,Ziraat odalarını bir bir ellerine geçirirken,
Sol kesim de işçi sendikalarını harekete geçiriyordu.
Her siyasi parti yan örgütlerini kurmaya başladı.Tabi bu konuda gençleri kullandılar.
TİP Dev-Genç,Doğu Kültür Ocakları,


Maocu kesim Aydınlık gurubunu,

CHP sosyal demokrat dernekler Federasyonu’nu,TMTF’yi,
AP Hür-Genç, MTTB ‘yi ,
MHP Ülkü Ocakları ve Türk Ocakları’nı,
MNP-MSP ise Akıncı Gençlik(Ak-Genç) i kuruyordu.
Etnik Ayrımcılar ise KAWA isimli örgütlerini kurmuşlardı.
İşte bu kaotik ortamda Türk Silahlı kuvvetleri biraz daha bilinçli oldukları sonradan anlaşılacağı üzere devlet yönetimine el koydu.
El konduğu an Ülkede kaos ortamı her ne hikmetse altı ay içinde bıçak gibi kesildi. Sağdan soldan Binlerce genç insan tutuklandı yargılandı. Siyasi Partiler kapatıldı.Siyasi faaliyetler yasaklandı.Kurucu meclis oluşturuldu.Ve yukarıda değindiğim anayasa taslağı birkaç değişiklik ve ilave maddelerle aynen hayata geçirildi.
Kısa bir süre sonra asker asli görevine dönmek ümidi ile sivil hayata geçilmesine izin verdi, aralarından üniformayı atıp sivil politik mücadeleye soyunanlar oldu.,siyaset de yaptılar. Başından beri söylediğim seçkinci bürokrasi ise ne yapıyordu bu arada? Burada anlattıklarımı şu veya bunun yararına tezgâhlamakla meşguldü. Böylece siyasilere ve halka rağmen gizli iktidarını sürdürüyordu

Hiç yorum yok: